Olasılıksız Görünenin Etkisi – Nassim Nicholas Taleb I
Normal nedir, literatürde geçen ve bize öğretilen istatistik ve olasılık bilgisi gerçek hayata uygulanabilir mi? Uygulandığı takdirde bizi hangi sorunlar bekler? Gerçekleşmesi imkansız olarak düşündüğümüz olayların gerçek olasılığı nedir ve gerçekleştiği takdirde bizi neler bekler?
Uzmanlar, gerçekten uzman mıdır? Etrafınızdaki insanları, hatta kendinizi düşünün. Mutlaka uzman olduğunu düşündüğünüz birileri, o birilerinin öngörüleri vardır. Peki ya öngörülerinin doğruluk oranı ya da başarısı nedir?
Sorulardan bazılarını düşünmüştüm ama bazılarını ise düşünmek aklıma bile gelmemişti. Özellikle imkansız olayların, düşündüğümüzden daha yüksek olasılıkla gerçekleşmesi ihtimali.
Ekonomist, matematikçi, deneyci, denemeci (filozof) olan Nassim Nicholas Taleb olasılıksız görünenin etkisi alt başlığı altında bir baş yapıt olan Siyah Kuğu’da bu soruları ve çok daha fazlasını belgeler ile ispatlayarak yazdı.
Tekrar tekrar okumak adına notlar çıkardım, aşağıda paylaşıyorum:
- İnsan zihninin tarihle temasa geçerken sergilediği üç kusur vardı;
- Düşündüğümüzden daha karmaşık bir dünyada neler olup bittiğini bildiğimizi zannetmemiz
- Meseleleri ancak olay olduktan sonra değerlendirebilmemiz
- Olgusal bilgiye fazla değer biçilmesi ve yetki sahibi, bilgili insanların özellikle kategoriler yaratırken yaşadıkları handikap
- Zihnimiz hemen her şeyden anlam çıkarabilen, her türlü fenomene açıklamalar getirebilen ve genel olarak öngörülemezlik fikrini kabul edemeyen mükemmel bir açıklama mekanizması gibi. Zeki insanlar ikna edici açıklamalar getirebileceklerini düşünür. Daha zeki olanın açıklaması kulağa daha iyi gelir ve gariptir ki tüm bu görüş ve açıklamalar mantığa uygun ve tutarlı görünür.
- Tarih ve toplumlar emeklemez, sıçrama yaparlar. Yine de bizler öngörülebilir, küçük aşamalar halinde ilerlemeye inanmak isteriz.
- İnsanlar geriye bakmaya ayarlı birer makine gibidir.
- Olaylar kendilerini bize çarpıtılmış bir biçimde sunarlar. Bir olayın meydana gelmesinden önce etkili olan milyonlarca küçük olgudan yalnızca birkaçı sonradan olup bitenlere ilişkin anlayışınızla ilintili görünecektir. Belleğiniz sınırlı ve süzülmüş olduğundan sonradan olgularla örtüşen verileri hatırlama eğilimi gösterirsiniz.
- Çok zeki ve bilgili insanların tahminlerinde taksi şoförlerinden üstün olmadığı ortadadır. Ama şoförler eğitimli insanlar kadar anlayış sahibi olduklarına inanmıyorlardı ve gerçekten uzman değillerdi, bunu da biliyorlardı. Aslında kimsenin bir şey bildiği yoktu, fakat seçkin düşünürler herkesten daha fazlasını bildiklerini düşünüyorlardı, çünkü onlar seçkin düşünürlerdi ve eğer seçkinler sınıfının üyesiyseniz, otomatik olarak seçkin olmayanlardan daha fazlasını biliyorsunuzdur.
- Verimli piyasalar fikrine göre borsada işlem gören menkul kıymetlerden kar elde etmek mümkün değildir, çünkü bu senetler tüm mevcut bilgileri otomatik olarak bünyesinde barındırır. Kamusal enformasyon faydasız olabilir çünkü fiyatlar tüm bu bilgileri zaten içeriyor olabilir.
- Ölçeklenemez (doktor, restoran sahibi, maaşlı çalışan) ve ölçeklenebilir (yazar, borsacı) meslekler vardır. Ölçeklenemez mesleklerde para kazanmak ve para kazanmak için gereken efor paralel iken, ölçeklenebilir mesleklerde kazancın sınırı yoktur ve verilecek efor sabittir. Ancak ölçeklenebilir meslekler ancak başarılıysanız iyidir, daha fazla rekabet içerir, büyük eşitsizlikler barındırır. Daha çok rastlantısaldır.
- Kurbanlık koçlar (orjinali hindidir) satışa çıkmadan önce iyice beslenir ve büyütülür. Özellikle son günlerde daha da şişmesi için yeme/suya boğulur. Hayvanın ilgiden güven duygusu zirveye ulaşmıştır ancak kendisini bekleyen tehlike de öyle. Kurbanlığın güven duygusu / Zaman grafiğini aşağıda çizelim.Koçun kesilmeden önceki son günler mutluluğu/özgüveni zirvededir ama bir anda kesiliverir ve her şey sona erer. Özetle geçmişte geçerli olan bir şey, hiç beklenmedik bir zamanda geçerliliğini yitirebilir. Geçmiş bir sürecin tarihçesi size daha sonra olacaklara dair bir fikir vermez.
- Spekülatör George Soros finansal bir riske girerken daima ilk teorisinin yanlışlığını ortaya koyacak hususları araştırmaktadır. Gerçek anlamda özgüven belki de egonu okşayacak işaretler aramaya ihtiyaç duymadan dünyaya bakabilmektir.
- Kurallara olan açlığımız hiç bitmez, çünkü kafamıza girmeleri için meselelerin boyutlarını küçültmeye ihtiyacımız vardır.
- Enformasyon ne denli rastlantısalsa çapı da o derece büyük olur, özetlenmesi de bir o kadar zordur. Ne kadar özetlenirse o kadar düzene girer ve rastlantısallığı da o denli azalır. Bu yüzden bizi basitleştirmeye iten koşul dünyanın gerçekte olduğundan daha az rastlantısal olduğunu düşünmemize neden olur.
- İçimizde soyut olana karşı hastalıklı bir hoşnutsuzluk barındırırız.
- Ne zaman bir piyasa hareketi olsa, medya buna bir neden bulma ihtiyacı hisseder.
- Aşırı neden atfetme sorunu sadece habercilerin değil aynı zamanda akademisyenlerin de sorunudur. Ancak akademisyenler bunu formal bir dille süsler.
- Nadir olguların iki farklı türü vardır:
- Anlatılan siyah kuğular: televizyonda, güncel konuşmalarda sözü geçenler
- Model oluşturmadıklarından kimsenin sözünü etmediği siyah kuğular: akla yatkın görünmediğinden ortalık yerde konuşmaktan utanacaklarınız
- Belirli ve bilinen siyah kuğuları tercih ederiz, oysa rastlantısallığın hakiki doğası soyutluğunda yatar.
Not: Paylaşılacak çok şey olduğundan bölüm bölüm yayınlayacağım. Geri kalanı diğer bölümlerde.
[…] Olasılıksız Görünenin Etkisi – Nassim Nicholas Taleb I […]
[…] Olasılıksız Görünenin Etkisi – Nassim Nicholas Taleb I dekinin aksine Aldatıcı Rastlantısallık çok daha bütünsel ve modüler yazılmış. Piyasalarla ilgilenen ya da ilgilenmeyen herkesin mutlaka okuması gereken bir deneme. […]