Finans ve Düşünce Blogu

Finansal Piyasalar İçin Yeni Paradigma – George Soros – Notlar I

George Soros’un Finansal Piyasalar İçin Yeni Paradigma kitabından aldığım notlardır.

  1. Finansal piyasaların denge eğilimine bağlı olan mevcut eski paradigma, hem yanlış hem de yanıltıcıdır. Mevcut bunalım, büyük ölçüde uluslararası finans sisteminin, gerçekten bu paradigmalara bağlı olması yüzünden meydana gelmiş olabilir
  2. Önermiş olduğum yeni paradigma, finansal piyasalarla sınırlı değildir. Önerim, gerçeklerle düşünceler arasındaki ilişkilere bağlı olup yanlış kavram ve yanlış yorumlamanın, tarihsel akış yönünü çizmekte ne kadar büyük rol oynadığını doğru izah edecek mahiyettedir.
  3. Kusursuz bilgi olarak varsayılan klasik ekonomi teorisinin aksine, ne piyasa katılımcıları ne de para ve bütçe yetkili kurumları kararlarını yalın bilgiye göre temellendirebilirler. Onların yanlış kanıya kapılıp yanlış yöne sapmaları piyasa fiyatlarını etkiler ve daha da önemlisi, piyasa fiyatları, yansıyacağı sanılan fiyatları da etkiler. Piyasa fiyatları, geçerli paradigmanın kabul ettiği gibi teorik dengeden gelişigüzel bir tutumla ayrılmaz. Katılımcılarla düzenleyici kurumların görüşleri mevcut  şartlarla hiç bir zaman uyuşmaz. Yani piyasalar ekonomik teorinin gerektirdiği dengeye hiçbir zaman ulaşamazlar. Başlangıçta kendini güçlendiren  ancak sonunda kendini yok eden dalgalanma sürecine veya balona neden olabilen idrak ve gerçeklik arasında iki yönlü dönüşlü bir bağ vardır. Her balon dönüşlü bir tutum benimseyen bir trend ve kavram yanılgısından oluşur.
  4. Para serbest olduğu zaman  mantıklı borç vericiler, borç verecek hiç kimse kalmayıncaya kadar borç verirler.
  5. Merrill Lynch, 2005’in ilk yarısında bütün Amerikan GSYH büyümesinin yarısı kadarının doğrudan konut yapımı, yeni mobilya alımları gibi konutla ilgili işlerden veya dolaylı olarak ipotek kredilerinden finanse edilerek üretilen peşin harcamalardan meydana geldiğini belirtmiştir. Ekonomik danışma konseyi 1997’den 2006’ya kadar, 9 trilyon dolar nakdin, konut kaynaklı tüketim harcamalarından geldiğini belirtmiştir.
  6. Mülkiyet değerinin, borç verme fiyatından daha yüksek ölçüde artması beklendiği zaman insanın, kullanacağından fazla mülke sahip olması mantıklıdır.
  7. Geçmiş emsali görülmemiş bir belirginliğe sahip olabilir fakat gelecek, piyasa katılımcılarının kararlarına bağlıdır. Sonuç olarak piyasa katılımcıları, kararlarını bilgiye dayandıramazlar çünkü onlar yalnız şimdi ve geçmişle değil, gelecekle ilgili olasılıklara da bağlıdırlar.Toplumsal durumlarda bu niyet ve beklentilerin gelecekle ilgili oynadığı rol, katılımcının düşüncesi ve katılımcının durumu arasında iki yönlü bir bağ kurar. bunlar karşı etkileriyle her iki yola da etki ederler: Bu ihtimal ve belirsizlik unsurunu, olayların akışına katar ve piyasa katılımcılarının bakış açılarını geliştirmelerine engel olur.
  8. Rasyonel beklentiler teorisi finansal piyasaların nasıl işlediğini tamamıyla yanlış yorumluyordu. Rasyonel beklentiler teorisi akademik çevrelerin dışında artık ciddiye alınmasa da finansal piyasaların kendi hatasını düzeltebilen ve denge kurmaya meyilli olma fikri, finansal piyasalarda etkin rol oynayan değerlendirme modelleri ve çeşitli sentetik araçlarda en çok rağbet gören paradigma olmaya devam ediyordu.Gerçek şu ki katılımcılar kararlarını bilgiye dayandıramazlar. Piyasa katılımcıları ve makro ekonomik politikalarla görevli finansal otoriteler yer aldıkları durumun, eksik anlaşılması zemininde hareket eder. Yansımanın özünde bulunan belirsizlik unsuru, anlayış ve yararlanma işlevleri arasındaki bağlantı kesinlikle elimine edilemez; eğer bu gerçekliğin farkına varırsak, anlayışımız ve durumla başa çıkma yeteneğimiz büyük ölçüde gelişmiş olacaktır.
  9. Yalnız gerçekler değil, katılımcıların görüş açıları ile aralarındaki karşılıklı etkileşimler de nedensellik bağına katılır.Gerçekler ve sanılar arasında iki yönden bağlantı vardır: Bir yandan katılımcılar durumu anlamak için araştırma yaparlar, diğer yandan duruma müdahale etmeyi araştırırlar. Bilinç (teorik) ve yararlanma (pratik) işlevleri arasında karşılıklı etkileşme de nedensellik bağıntısına karışır ve böylece bağıntı doğrudan bir gerçeklik grubundan diğerine bağlanmayıp yansır ve katılımcıların görüşünü etkiler.
  10. Yansıma teorisi, düşünce ve gerçeklik arasındaki ilikileri aydınlatmanın yolunu araştırır.
  11. İnsanlar kararlarını gerçek durumla karşılaştıklarında değil, kendi tahminlerine veya durumu yorumlamalarına göre verirler.
  12. Katılımcılar olayların akış çizgisini etkileyebilirler gelecek onların kararlarının etkisindedir fakat onlar kendi kararlarını kesin bilgiye dayandırmazlar.
  13. Gerçekliğin yanlış yorumlanması ve diğer bazı yanlış kavramlar olayların akışının belirlenmesinde genellikle kabul edilenden daha büyük bir rol oynar.
  14. Yansıma teorisi yürürlükteki geçerli paradigmanın özgün bir alternatifini teklif eder. Eğer yansıma teorisi geçerliyse, finansal piyasalardaki dengeye doğru eğilim inanışı yanlıştır ve bunun tersi de doğrudur.
  15. İnsanların anlayışı doğal olarak yetersizdir çünkü onlar gerçeğin bir parçasıdır ve bir parça bütünü tam olarak kavrayamaz. Anlayışımızı yetersiz olarak adlandırırken komple olmadığını ve bazı durumlarda kesin  olarak belirli olamayacağını, çarpık olduğunu ifade etmek istiyorum. İnsan beyni gerçeği doğrudan kavrayamaz, yalnızca bilgi edinme yoluyla bilgiyi sağlar. İnsan beyninin bilgi işleme kapasitesi sınırlıyken ihtiyacı olan bilgi işleme miktarı pratikte sonsuzdur. Zihnin genelleme,benzetme, alışkanlıklar , ritüeller ve diğer rutinler gibi çeşitli teknikler kullanarak elde edilebilir bilgiyi yönetilebilecek düzeye indirmekle yükümlüdür. Bu teknikler temel bilgileri değiştirir, varlıklarına ilaveler yapar fakat daha karmaşıklaşan realiteyi ve bu realiteyi anlama işini, kendi varlığı üzerinden yapmaya başlar.
  16. Bilgiyi kazanmak, düşünce ve düşüncenin objesi arasında bir ayrıma ihtiyaç duyar. Gerçekler, kendilerinden söz eden, söylemlerden bağımsız olmalıdırlar ve bu ayrılmayı sağlamak anlamaya çalıştığınız şeyin parçası olduğunuz zaman çok zordur. İnsan kendini tarafsız gözlemci yerine koymalıdır. İnsan düşüncesi, bu duruma ulaşmaya çalışırken harika işler başarır fakat sonunda durumun bir parçası olarak kavramak istediği gerçeğe tam olarak üstün gelemez.

 

 

 

 

 

 

Exit mobile version